Piñera Hükümeti’nin Covid 19 pandemisi karşısında politikalarına isyan eden Şili Halkı “El Pueblo Cuida al Pueblo” diyerek bir kez daha sokaklara çıktı. Bir taraftan protestolar devam ederken Şili’liler toplumun tüm dokularına yayılan dayanışma ağlarını da örgütlüyorlar. Uruguaylı gazeteci-yazar Raúl Zibechi, 20 mayıs’ta Desinformémonos Gazetesi’nde yayımlanan, Şili Santiago’da karantina ve isyan günlerinde 4 farklı kadın ile yaptığı söyleşide bu deneyimleri bizlerle paylaşıyor.
Raúl Zibechi’nin söyleşisinin altına Desinformémonos Gazetesi şöyle bir not düşmüş:
“Bu gazetecilik materyaline serbestçe erişilebilir ve onu serbestçe çoğaltılabilirsiniz. Ne Nestlé ne de Monsanto tarafından finanse edilmiştir. ‘Desinformémonos’ onlara ya da onlar gibilere bağımlı değil, sizlere bağımlı. Bağımsız gazeteciliği destekleyin. O, sizindir.”
Biz de gazetenin “tavsiyesine” uyarak Raúl Zibechi’nin söyleşisini sizlerle paylaşıyoruz.
Antipatriyarkal ve Antikapitalist Bir Ekonomi Üzerine 10 Ders
Raúl Zibechi
Geçen hafta harikulade bir “tabandan ekonomi-politik” dersi aldım; dört kadının, toplumun görünmez kanallarında örülen yaşamın (bakımı) ve yeniden üretimi arasındaki ilişkileri anlattığı bir ders. Bu dünyayı keşfeden dört sorumlu kadının, Şili isyanı sırasında oluşturulan bölgesel meclislerin üyeleri olması hiç tesadüf değil. Bu kadınlardan ikisi, yerleşimin mahalleler değil, kentsel coğrafyayı simgeleyen tepelerde olduğu şehirde, Valparaíso’da yaşıyor. Bu kadınlar, Valparaíso’nun tepelerinde, 20 farklı meclis arasında bağlar kuran, “bölgesel kordonlar” oluşturdular. “Bölgesel Kordonlar” ismi, Salvador Allende Hükümeti döneminde Santiago’da kurulan “endüstriyel kordonlara” atıfta bulunuyor.
Diğer iki kadın ise yine bu coğrafyada yaratılan ve Santiago’nun büyük bir kısmına yayılmış olan Villa Olímpica Meclisi ve Tedarik Ağları üyesi. Öyle ki, halen aktif olan, yaklaşık 200 meclisin oluşumuna tanıklık eden bir şehir Santiago. Üstelik bu meclisler, sadece sokaklarla sınırlı değil, polis ve askerle dolu bir başkentin komünlerinde ve mahallelerinde süren yaşamın vazgeçilmez bir parçası.
Ders 1: Hayatın Kontrolünü Elimize Alıyoruz
-Yaşamın bütün veçheleri; sağlık, eğitim, beslenme kriz içinde. İsyan, birbirimizi savunmamızı, kollamamızı sağlayan kolektif bir bilinç yarattı ve pandemi altında çok farklı biçimlerde eyleme geçmemize olanak veren sayısız, örgütsel yaratıcılık ortaya çıkardı. Tedarik ağları, kolektif alışverişler, kent bostanları ile hep birlikte birbirimize göz kulak oluyor, en savunmasız olanlarla ilgileniyoruz. (Nelly, Valparaíso Bölgesel Meclisi’nden)
-Pandemi koşulları, halkın yaşamıyla ilgili sorumluluk üstlenmeyen katil hükümetin, yalnızca kendi çıkarı için militarist uygulamalara başvurduğunu gösteriyor. Sürdürülebilir bir yaşam bizde, bizim örgütlerimizde, bizim bedenlerimizde, çünkü hükümet sadece bizi engellemek istiyor, demokraside diktatörlüğü doğallaştırmak istiyor. Ancak “halk halka sahip çıkabilir”, üstelik su kıtlığı gibi vahim bir felaket ile de karşı karşıyayız. (Beatriz, Villa Olímpica Meclisi’nden)
– Yaşadığımız şey, bizi engellemeye çalışan hükümetin bulunduğu coğrafyanın başıbozuk, kuralsız militarizasyonudur. Yaşamın kendisini; sürdürülebilir bir yaşamın sorumluluğunu üstlenmemiz gerekiyor. (Pamela, Valparaíso Bölgesel Meclisleri İletişim Komisyonu’ndan)
Ders 2: Toprak ile Empati
– Kent bostanlarında üretim oldukça yavaş bir biçimde gerçekleşir. Bostaların ürünleri ile tüm mahalleyi beslemek mümkün değildir. Ancak bostanlarda yapılan üretim hem doğa ile hem de tüketim ile kurulan ilişkide farklılık yaratıyor; mahalle sakinlerinin çöpleri ayırmasını ve organik atıkları bostanlara götürmelerini sağlayan yeni tarz deneyimlerin oluşmasına yol açıyor. Kent bostanlarında toprakla, süpermarkete alışverişe gitmek ile kurulamayacak, çok farklı bir empati ilişkisi kuruluyor. Ayrıca kadınlar olarak kendi aramızda sıkı bağlar oluşturuyor, yeni topluluklar kuruyoruz. (Pamela)
Ders 3: Süper Marketten Kaçmak, Komün Oluşturmak
– Meclisler olarak, mahallelerin ihtiyaçları için aracılar olmaksızın doğrudan çiftçilerden alışveriş yapar; risk altındaki insanların, yaşlıların, yatalak hastaların ve ekonomik sorunları olanların temel destek erzaklarına erişebilmelerini sağlamak için çizelgeler hazırlarız. (Pamela)
– Tedarik ağı dört yıl önce, satın almaları düşük fiyatlar üzerinden kolektifleştirmek amacıyla aracıları başımızdan defetmemizle başladı. Bunun yanısıra en az gıda tedariki kadar önemli olan komünler ve meclisler de kurulmaya başlandı. Önce toplu sebze alımları ile başladık. Ağ genişledi ve kuru, proteinli gıdalar, et, temizlik malzemeleri sağlamak için şehirdeki diğer ağlarla temasa geçtik. Böylece ağdaki insanların virüs bulaşma odağı olan süpermarkete gitmelerinin önüne geçilmiş oldu. Örneğin benim evimdeki tüm yiyecekler, çarşıya gitmeden ağ üzerinden satın alınır. (Siujen, Villa Olímpica Tedarik Ağı, Santiago)
Ders 5: Biriktirmek Yerine Yeniden Dağıtmak
– Bir topluluk olarak, ağa dahil olanlardan, erzakları karşılayamayan insanlara yardım etmemizi sağlayan bir pay kabul ediyoruz. Bu ödenen paylar ile daha fazla ekonomik zorluk çekenlere borç vermek için bizi bir tür mini bankaya dönüştüren küçük bir tasarruf üretiyoruz. Çünkü krizin henüz en kötü anında olmadığımızı; en kötüsünün daha sonra; çalışacak hiçbir iş olmadığında ve her şeyin güvencesizleştiği anda yaşanacağını düşünüyoruz. Ağı oluşturanların çoğu da zaten düzenli bir işe sahip değil. (Siujen)
– İnsanların birbirlerine bedelsiz, karşılık beklemeden destek olması, yardım etmesi fikri muhteşem bir şey. Kolektif bir fon oluşturuyoruz ve kriterler hakkında kısa bir tartışmadan sonra, rotasyon usulü, ağa dahil olan aileler arasında daha fazla ihtiyacı olana, en savunmasız olana öncelik vererek yardımları yönlendiriyoruz. Şimdi virüs nedeniyle hastalanan insanları nasıl destekleyeceğimizi de düşünmeliyiz, çünkü vakalarda patlama oldu ve biliyoruz ki sistem bu duruma çözüm üretmeyecek. Onların yapmayı bildikleri tek şey, orduyu sokağa çıkarmak. (Beatriz).
Ders 6: Kadınlar ya da Ağların Ağı
-Biz bakıcı anneleriz, takas yöntemiyle, karşılıklı destek ile para olmaksızın her şeyi yetiştiren yetiştiricileriz. Bir dayanışma ağında çoğu zaman üç ya da dört ağ kesişiyor; bu nedenle La Villa Olímpica, Santiago’nun her bir parçasına destekleri ulaştıran bir dağıtım merkezine dönüştürüldü. (Siujen).
Ders 7: Aracılar Olmadan Yüz Yüze
-Aracısız halktan halka sebze sağlayan tadarikçilerle, Santiago dışında üretim yapan ve ürünlerini banliyölere götürmek zorunda olan kişilerle doğrudan bağlantı kurarak, La Canasta ağlarında dağıtım yapıyoruz. Tek geliri ürün alım-satımı olan aracıları desteklemeye karar verdik. Şimdi yeni tohumlar, tahıllar, şu ana kadar sahip olmadığımız başka şeyler arıyoruz. (Siujen).
Ders 8: Topluluğumuzda Birbirimize Göz Kulak Olmak
– İki hafta öncesinde Covid ile enfekte oldum ve halen hastayım. Ama evimde hiçbir şey eksik değil, yoldaşlar (compañeras ve compañeros) bedenlerini ortaya koyarak, yaşamlarını riske atarak, bana yiyecek getirmek için evime geliyorlar. Bu gibi dayanışma ağları, arkadaş ağları yaşamın değersizleştirilmesine geçit vermeyen harika örnekler. (Beatriz)
Ders 9: Yalnız Olan Yoksuldur
-Gerçek yalnızlık, gerçek sahipsizlik, gerçek güvencesizlik dayanışma ağları ile bağlantısı olmayan kişilerin durumudur çünkü size yiyecek getirecek bir dayanışma ağına dahil değilseniz paranızın olması size bir fayda sağlamaz. (Beatriz).
Ders 10: İsyan, Başka bir Dünyanın Annesi
– Biz buna isyan diyoruz, çünkü salgın, egemen sınıf yüzünden yayıldı; çünkü protestolar sürpriz bir şekilde patladı. (Nelly).
-İsyan, eğer bağlantılarımıza, ağlarımıza, yaşamımıza çarparak hayatımızdan geçmemiş olsaydı, vay halimize …(Beatriz)
– İsyana müteşekkiriz, çünkü bu süreç olmasaydı salgın çok sert olurdu, ne güven bağlarına sahip olurduk, ne de diğer organizasyonları, örgütlenmeleri tanıyabilirdik. İsyan hiç bitmedi, farklı yollar ve biçimler aldı. Salgın olmasaydı yaratamayacağımız çeşitli yöntemler üretiyoruz. Şili’de isyanın devam etmemesine imkan yok. (Siujen)
– İsyan bedenlerimizden geçti. Ölenleri unutmadık, 400’den fazla kişinin gözünün sakatlandığını unutmadık ve bu kasıtlıydı. Toplantılarda şu ana kadar sürdürdüğümüz hayatı sorguluyoruz. Şimdi başka bir dünyanın mümkün olduğunu biliyoruz, kimse bizi buradan söküp çıkartamaz, Şili değişiyor. (Nelly).
– Bu karanlık ortam içinde, bizi kurtaracak olan, bizi her zaman bir insan olarak kurtaran şeydir: Aramızdaki bağların niteliği; sıkıntıyla yüzleşme cesaretimiz; alışveriş yapmaya giden, unu torbalayan, kuru gıda alan ya da dayanışma ağlarında dağıtan her bir kadında var olan derin cesaret. Yüreğimizde taşıdığımız yeni dünyayı ne salgın, ne baskı, ne işkence ne de katliamlar yıkabilecek. İsyan bizi halkımızın yüzyıllar boyunca süren köklü direnişiyle ilişkilendirdi. (Beatriz)
“Allelopathic tarım,” diye bağırıyor Doricel telefonun diğer ucunda. Bunu bir çok kez tekrarladı. Ve sonra sessizlik… Sözlüğe başvurmaktan başka çare kalmadı. Evet, Wikipedia’ya.
Doricel, bazılarının ilk direnişine rağmen öğrencilerin ve mahalle sakinlerinin kentsel tarıma ve kolektif mutfaklar kurmaya başladığı Popayán’ın dış mahallelerinde, neden döngüsel bostanları tercih ettiklerini açıklamaya çalışıyor; “yerli halkların kullandığı sistem bu ve biz bunu yapıyoruz çünkü daha verimli ve tek tip ürün yetiştirilen lineer tarım dışındaki seçeneklere daha elverişli.”
“Döngüsel bostanlar bir yandan suyun daha iyi kullanılmasına izin verir çünkü diğer lineer tarıma nazaran suyun sadece % 30’u kullanılır. Ayrıca, bizim sistemimiz çok çeşitli ürünleri yetiştirebileceğimiz bir sistem. Çeşitli sebzeler, baklagiller, aromatikler, soğan, sarımsak yetiştiriyoruz ve bu çeşitlilik de allelopati tarım yapabilmemize olanak sağlıyor. Böceklere direnmeyen bitkiler, bir sonraki döngüde yetiştirdiğimiz aromatik bitkiler tarafından korunuyor. Çeşitlilik böcekleri iter ve aromatikler tozlayıcıları çeker. Biz tamamlayıcılık arıyoruz. Dairesel bostanlar, toprak ile evren arasında bağlantı kuran yerli halkların dünya görüşü ile ilgilidir.” Doricel, son olarak “bu teknik sosyal dokuyu daha da güçlendiriyor çünkü toplulukların imece usulü, kolektif çalışmasına izin veriyor.” diye ekledi.
* * *
Popayán’ın banliyölerinde sebze yetiştiriciliği yapan erkekler ve kadınlar, küçük mendiller ve kırmızı kurdeleler taşırlar. Büyük şehirlerde yetkililer, ihtiyaç duyan sakinlerden, pencerelere kırmızı bir bez asmasını istiyorlar. Doricel, nüfusun % 84’ünün enformal sektörlerde güvencesiz çalıştığını hatırlatarak, burada kırmızı bezleri yeniden anlamlandırdıklarının, onları direnişin ve haysiyetin unsurlarına dönüştürdüklerinin altını çiziyor.
* * *
İnsanlar, karantina ve açlıkla kuşatılan bir çok şehirde, Santiago’da ve Puerto Príncipe’de, Atina’da ve Montevideo’da sokaklara geri döndü. Bir onur dalgası kıtamızı kaplamaya başladı. Santiago’daki kitlesel “caceroleos”[1] lar, El Bosque, La Victoria ve La Legua’daki barikatlar ve kaldırım taşları… Kapatılmaktan ve sefaletten yorgun topluluklar hükümetin beceriksizliğine tepki gösteriyor. 18 Mayıs’ta sessizlik kırıldı ve sokaklar geri kazanıldı.
* * *
Bu gazetecilik materyaline serbestçe erişilebilir ve onu serbestçe çoğaltılabilirsiniz. Ne Nestlé ne de Monsanto tarafından finanse edilmiştir. “Desinformémonos” onlara ya da onlar gibilere bağımlı değil, sizlere bağımlı. Bağımsız gazeteciliği destekleyin. O, sizindir.
[1] Cacerolazo, evlerin balkonlarında, pencerelerde tencere, tava ya da farklı araçlarla ses çıkarılarak gerşekleştirilen protesto.